top of page

Arama Sonuçları

"" için 18 öge bulundu

  • Zihin Girdabı

    Caden; insanların gözünde başarılı, içine kapanık ve düşünceli bir lise öğrencisidir. Caden, kendi kafasının içinde ise Dünya’nın en derin çukuruna doğru yol alan bir gemide yolculuğu resmetmek üzere görevlendirilmiş bir ressamdır. Zihin Girdabı, kendi hayal gücüyle gerçeği ayıramayan bir çocuğun kafasının içindekilerin kâğıda dökülmüş hali. Kitabın Konusu Caden, şizofreni hastası bir lise öğrencisidir. Hastalığını kendisi kabul etmemekle beraber çevresindeki kimse hasta olduğundan haberdar değildir. Bu nedenle kitap boyunca karakterin kafasının içinde yaşananlarla gerçeği karıştırmasını bazen gerçeğin aslında sahte olduğuna inanmasını okuyoruz. Hatta bazı sahnelerde Caden okuldaki herkesin farklı maskeler takan aynı kişi olduğunu düşünüyor ve korkup kaçmaya çalışıyordu. Aynı zamanda karakterin iç dünyası da bir hayli ilgi çekici. Kaldığı geminin kaptanına hayran olmakla beraber kaptanın onu manipüle etmesine izin veriyor, o ne derse yapıyordu. Karakter bazen bunu isteyerek bazense kendini zorunda hissettiği için yapıyordu. Kaptan dediği her şeye inanıyor, yap dediği her şeyi yapıyordu. Fakat kitap ilerleyip Caden kendini geliştirmeye başladıkça uyanmaya zihninin hakimiyetine yeniden sahip olmaya çalışıyor. Psikolojik problemleriyle kendi kendine başa çıkmaya çalışan, fark edilmeyen birinin hikayesi. Kitap Yorumu Kitap psikolojik sorunlara sahip birini çok güzel anlatmıştı. Karakter adeta iki hayat yaşıyordu ve yazar bu iki hayatı çok güzel bir şekilde aktarabilmişti. Karakterin gerçek hayatını anlatırken kullandığı dil daha sıkıcı daha basitti, karakterin gerçek sandığı hayatı anlatırken kullandığı dil ise renkli ve insana okuma heyecanı getiriyordu. Ara ara karakterin düşüncelerini okurken “Ne okuyorum ben?” diye düşündüğüm oldu fakat bu bile okuma keyfi verdi çünkü yazar şizofren birinin aklındakilerin anlamsızlığını çok güzel işliyordu. Kitabın finali ise olabilecek en güzel finaldi. Karakterin kişisel gelişimini tamamlamaya başlaması ve artık hastalığıyla savaşmaya karar vermesi en uygun sondu. Aynı zamanda kitap gerçek hayattan uyarlanmış. Yazarın oğlu da karakter ile aynı psikolojik problemlere sahiptir ve yazarın kitabı yazmasının asıl nedeni de oğlunun nasıl hissettiğini anlamaktır. Kitapta kullanılan resimlerin hepsi de yazarın oğlunun tedavi sürecinde çizdiği resimlerdir. Alıntılar “Bazen kendi kafanın içine giremiyorsun. Etrafından dolanabiliyorsun, duvarlarına vurabiliyorsun ama içeri giremiyorsun.” “Ve derinlik size baktığında, ki bakacak... ona gözünüzü kırpmadan bakmanız dileğiyle.” "Etrafımda insanlar var ama aslında onlar insan değil, kılık değiştirmiş canavarlar." "Kafamda düşünceler var ama gerçekten benimmiş gibi değiller." “Ancak biz sınırlamaya meraklı varlıklarız. Hayattaki her şeyi, etiketleyebileceğimiz kutuların içinde istiyoruz. Ancak bir şeyi etiketleme becerimizin olması, gerçekten kutunun içinde ne olduğunu bildiğimiz anlamına gelmiyor.” “Yalan söylemenin ne zaman bu kadar kolaylaştığını tam olarak hatırlamıyorum.” "Düşüncelerimle baş başa kalmak için iyi bir yer olabileceği sonucuna varıyorum ama düşüncelerimin asla yalnız olmadığını bilmem gerekir aslında." Orijinal adı: Challenger Deep Kitabın yazarı: Neal Shusterman Yayınevi: Pegasus Yayınları Puan:4.5/5

  • Pawel Kucyzynski ve bazı eserleri

    Dürüst olmak gerekirse "Pawel Kuczynski" 2 hafta öncesine kadar benim adını bile hiç duymadığım bir isimdi. Fakat 2 hafta öncesinde denk geldiğim ve ona ait olduğunu öğrendiğim bir-iki eserle karşılaştım. (Bu eserleri çok beğenmem neticesiyle bunlarla yetinmeyip acaba bu Pawel amcamızın başka hangi eserleri varmış diye araştırmaya koyuldum ve bu sanatçıya ait bir sanat galerisi (linki aşağıda)bulmam ve burda O iki resim gibi yüzlercesiyle karşılaşmamın sonucu olarak * bu sanatçının çok tanınmadığını da fark edip* Bu eşsiz resimlerden bazılarını sizinle paylaşmak istedim. kuczynski: Paweł Kuczyński, Polonya doğumlu bir siyasi sanat hicivcisi ve savaş karşıtı bir filozoftur . eserleri :https://arthur.io/art/pawel-kuczynski(sanat galerisi)

  • Futbol Bilimi, Futbol Nedir?

    Giriş Futbolda performans; fizyolojik, teknik, biyomekanik, taktik ve mental alanlar gibi çok sayıda faktöre bağlıdır. Bu faktörler arasında oyunun yapısı ve kuralları, oyuncuların taktik ve teknik beceri düzeyleri, oyuncuların oynadıkları lig düzeyleri, oyun tarzları, oynadıkları mevkiler ve çevresel koşullar da yer almaktadır. Bundan dolayı oyuncular bir tek alanda üst seviyede olmak yerine, futbolla ilgili tüm alanlarda yeterli bir kapasiteye sahip olmak durumundadırlar. Futbol; içerisinde sıçramalar, vuruşlar, dönüşler, yön değiştirmeli koşular, değişik tempolarda koşu ve sprintler, yürüyüşler, ikili mücadeleler, savunma baskısına karşı top kontrolü, kayarak müdahaleler ve topla yapılan hareketlerin bulunduğu aerobik tabanlı anaerobik bir spordur. İçerisinde bu kadar çok ve karmaşık hareketlerin bulunması, futbolda performansı etkileyen birçok faktörün var olmasına neden olmaktadır. Teknik beceri ve dayanıklılık kapasitesi bu faktörlerden öne çıkan ikisidir. Teknik beceri ve dayanıklılık performansının aynı antrenman birimi içerisinde geliştirilmesinin, hem hedeflenen fiziksel yüklenmenin gerçekleştirilebilmesine, hem de antrenman zamanının daha olumlu kullanılmasına katkı sağlayabileceği düşünülmektedir. Dayanıklılık kapasitesi, futbolcuların öncelikli geliştirilmesi gereken özellik olsa da; anaerobik güç, kuvvet, sürat, esneklik ve teknik niteliklerin de aynı antrenman biriminde ele alınması, özellikle hazırlık döneminde sınırlı sürelerin etkili kullanılmasına katkı sağlayacaktır. Bu nedenle, futbolun gerektirdiği tüm özelliklerde kısa sürelerde verim alınabilecek antrenman yöntemleri kullanımı günümüzde önemini arttırmıştır. Futbolda; fiziksel, motorik ya da teknik özelliklerin birbirleri ile ilişkilerinin bilinmesi, kompleks yapıdaki antrenman programlarının verimli bir şekilde düzenlenmesine yardımcı olabilir. Örneğin; sürat özelliğinin top sürme kapasitesi üzerinde ya da kuvvet özelliğinin isabetli şut atma kapasitesi üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu bilmek; karmaşık antrenman yapıları planlarken antrenörlerin işini kolaylaştıracaktır. Bu çalışmadaki amaç; futbolcuların seçilmiş fiziksel ve motorik özellikleri ile top teknikleri arasında herhangi bir ilişki olup olmadığını belirlemektir. Gereç ve Yöntemler Bu araştırmaya, Süper Amatör Ligde yer alan bir futbol takımının 23 futbolcusu gönüllü olarak katıldı. Katılımcılar, ölçümler öncesinde yaklaşık dokuz haftalık bir hazırlık süreci geçirmişlerdi. Katılımcıların her birine çalışma ile ilgili karşılaşılabilecek risk ve rahatsızlıkları içeren ayrıntılı bilgi verildi ve “Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu” okutturulup imzalatıldı. Çalışmanın yapılabilmesi için A.Ü. Tıp Fakültesi Tıbbi, Cerrahi ve İlaç Araştırmaları Etik Kurulu’ndan izin alındı. Katılımcıların yaşları, nüfus belgeleri doğum yılları esas alınarak belirlendi. Boy uzunlukları 1 mm’ye duyarlı stadiometre (Holtain, UK) ile; vücut ağırlığı, vücut kitle indeksi (VKİ), vücut yağ oranı, vücut yağ kütlesi ve yağsız vücut kütleleri bioelektrik empedans analizörü (BIA; Tanita TBF 300, Japan) ile ölçüldü. BIA ile vücut yağ oranı ve kütlesi belirlemenin güvenilirlik katsayısı sırası ile 0.95 ve 0.99 olarak bildirilmiştir. Bacak kuvveti ölçümü, sırt ve bacak dinamometresi (Takei, Japan), dominant elin pençe kuvveti ölçümü el dinamometresi (Takei, Japan) kullanılarak yapıldı ve sonuçlar kgf cinsinden belirlendi. Kuvveti belirlemede dinamometreler uzun yıllardır kullanılmaktadır ve birçok kaynakta kullanımlarının güvenilir olduğu belirtilmiştir. Dikey sıçrama ölçümü için 0.1 cm duyarlılıkta dijital “jumpmetre” (Takei, Japan) kullanıldı. Testin geçerliği 0.78; güvenilirliği 0.90 ile 0.97 aralığında verilmektedir. Anaerobik gücün belirlenmesinde “Lewis formülü”: P= √4.9·(W)·√Dn kullanıldı. Formülün anaerobik gücün hesaplanmasında kullanılma değeri birçok kaynakta belirtilmiştir. Katılımcıların süratlerini belirlemede 10 ve 30 m sprint testleri uygulandı. Test bataryası fotoselleri (Newtest 300, Finland) 0, 10 ve 30 m’ye yerleştirildi. Bu metreler geçildiği anda değerler Newtest yazılımı aracılığında bilgisayara aktarılarak kaydedildi. Özkara, sürat testinin güvenilirlik katsayısını 0.74-0.97 arasında bildirmiştir. Esneklik ölçümleri otur-eriş testiyle yapıldı. Bu test öncelikle diz arkası kirişlerinin, ikinci olarak da alt sırt, kalça ve baldır esnekliğini ölçer. Özer, testin hamstring esnekliğinin belirlenmesinde yüksek düzeyde (r= 0.89) geçerliği olan bir kriter olduğunu; Zorba ise testin güvenilirliğinin 0.70’den fazla olduğunu aktarmışlardır. MaksVO2 belirlemede saha testlerinden 20 m mekik koşusu (“Shuttle Run”) testi kullanıldı. Bu test sonucu elde edilen tahmini maksVO2 ile koşu bandında direkt ölçülen değer arasında istatistiksel olarak yüksek ilişki (r= 0.92) bildirilmiştir. Top tekniği ile ilgili testlerin alanlarını belirlemede şerit metre ve koniler, süreye karşı yapılan teknik testlerde zaman ölçümünde fotoseller (Newtest 300, Finland), şut atma testinde hedefi bölümlere ayırmak için halatlar kullanıldı. Futbolcuların teknik becerilerini belirlemek için; ayak veya diz ile top saydırma, kafa ile top saydırma, bir pas ile top sürme, dripling yapma, pas ile hedef vurma ve şut atma testleri kullanıldı. Teknik testlerin güvenilir ve doğru ölçüm yapabilen testler olduğu araştırmalarla gösterilmiştir. Çalışmada vücut kompozisyon ölçümleri yapıldıktan sonra, sırasıyla; teknik kapasite, kuvvet, dikey sıçrama, sürat, otur-eriş esneklik ve maksVO2 ölçümleri yapıldı. Testler uygulanmadan önce katılımcılara 15 dk’lık ısınma süresi tanındı. Fiziksel aktivitelerin istenilen etkinlikte uygulanabilmesi için, en uygun vücut ısısı 38.5-39.0°C arasındadır ve sadece 10 dk’lık düz koşu bile vücudu belirtilen ısı derecelerine ulaştırır. Tüm katılımcılar aynı prosedürle ısındılar: düşük tempolu koşu, kalistenik hareketler, açma-germe egzersizleri ve kısa sprintler, sıçramalar ile ısınma sürecini tamamladılar. Her bir testin uygulanmasından önce, testlerin ne şekilde uygulanacağı, vücudun alması gereken pozisyon, her bir uygulamanın ne kadar sürmesi gerektiği vb. bilgiler katılımcılara gösterilerek açıklandı. Mekik koşusu testi hariç her bir test iki defa uygulandı ve daha iyi olan sonuç kaydedildi. Verilerin analizinde SPSS (v16.0) analiz programı kullanıldı. Çalışmaya katılan tüm sporculardan elde edilen verilerin ortalama ve standart sapma değerleri hesaplandı. Değişkenler arasındaki ilişki katsayılarını belirlemek için korrelasyon analizi kullanıldı. İstatistiksel yöntemler için α yanılma düzeyi 0.05 olarak kabul edildi. Bulgular Çalışmaya katılan futbolculardan elde edilen fiziksel, motorik ve teknik özellik verilerinin ortalama ve standart sapma değerleri sırasıyla Tablo 1, 2 ve 3’de; parametreler arası ilişkilerin korrelasyon analizi sonuçlarından anlamlı olanlar ise Tablo 4’de verilmektedir. Korrelasyon analizi yapıldığında, sadece dikey sıçrama ve maksVO2 ile ayakla top sektirme; el-pençe kuvveti ile dripling; yağsız vücut kütlesi ile kafayla top sektirme sonuçları arasında aynı yönlü orta kuvvette ilişki katsayıları bulundu.

  • Mevki Uygarlığı

    Dünyadaki tüm suçluların toplanıp düzenli olarak bir gezegene gönderildiğini ve o gezegende istediklerini yapmakta serbest oldukları bir gerçeklik düşünün. Sizce nasıl bir düzen olurdu o gezegende? Hukuk kuralları olur muydu? Bir devlet kurabilirler miydi? Bir düzen olabilir miydi yoksa tamamen kaostan beslenen bir topluluk mu çıkardı ortaya? Birçok insan birçok farklı şekilde bu soruları cevaplayabilir. Birçok farklı evren kurulabilir bu konu üzerine. Robert Sheckley'in ise kitabında yarattığı evren bir hayli ilgi çekici. Kitabın Konusu Ana karakter kendisini hafızası tamamen kayıp bir şekilde bir hücrede bulur. Ne adını ne hayatı hakkında herhangi bir detayı hatırlamıyordur. İlk başta ona numarasının 402 olduğunu ve bir suçlu olduğu için Omega gezegenine gönderildiği söylenir. Omega’ya vardığındaysa ona adının Will Barrent olduğu ve cinayet işlediği için Omega’ya getirildiği söylenir. Ardındansa bu yeni gezegende hayatta kalmaya mücadelesi başlar. Birçok farklı sosyal gruptan oluşan toplum yapısında bir üstteki mevkiye geçmenin tek yolu cinayet işlemektir. Aynı zamanda suçluların kurmuş olduğu bir ülkeye göre fazlasıyla katı yasalar vardır ve bir süre sonra ana karakter yasaların birbiriyle çeliştiğini fark edecektir. Kitap Yorumu Kitap genel olarak hızlı okunuyordu. Çoğu olay uzun sayfalarca anlatılmak yerine özetlenir gibiydi. Sanki gerçekten de oraya gidip geri dönmüş biri size orada yaşadıklarını anlatıyor gibi hissettiren bir kitaptı. Aynı zamanda yaşanan olaylarda veyahut hukuk kurallarının düzensizliğinde yazarın gizlice alay ettiğini hissedebiliyordunuz. Yazar, kendi yarattığı evrenle dalga geçiyordu. Aynı zamanda gerçekte yaşanmış bazı olaylara yaptığı göndermeler insanı eğlendiriyordu. Yazar deyimler ve söz sanatları kullanmaktan kaçınmıştı. Bu edebi romanlara ilgi duyan kişiler için can sıkıcı olabilecek olsa da bence daha fazla kişinin kitabı rahatlıkla okuyup anlamasını sağlamıştı. Tamamen kötülüklerle dolu bu gezegende hayatta kalmaya çalışan Will'in başına gelenleri ve aynı zamanda içinde bulunduğu "Ben kimim?" , "Neden buradayım?" çelişkisini okuyoruz. Kitaptan Alıntılar "Planlı eşitsizlik ve zorunlu cehalet sayesinde, güç ve mevkiler gezegenin eski sakinlerinin elinde kalıyordu." "Eminim ki çöküşe giren tüm toplumlar yanıltıcı şekilde kendilerini kalıcı göstermiştir." "...biraz risk almazsanız hayat nedir ki? " "Biz burada çok uzun süre boyunca bir rüyada yaşadık. Uyanmamız için şiddetli olayların yaşanması lazım." Orijinal adı: The Status Civilization Kitabın yazar: Robert Sheckley Yayınevi: İthaki Yayınları-Bilimkurgu klasikleri Puanı: 4/5

  • Web Sitelerinin Tarihçesi

    Bu yazımızda artık hayatımızın parçası olan internet ve web sitelerinin tarihçesine yolculuk yapacağız. Web siteleri, metin, görsel ve animasyon şeklinde ziyaretçisine bilgi aktaran veya hizmet sunan sayfaların tümünü kapsayan bir doküman topluluğudur. Ziyaterçiler web sitelerine bazı bileşenlerden oluşan benzersiz adresler ile erişirler. Bu bileşenler; www = World Wide Web alan adı = domain ismi com = TLD Top Level Domain yani üst seviye alan adıdır. Bu bileşenler ziyaretçinin web sitesine erişmesini sağlar. Bir web sitesi statik veya dinamik olabilir: Statik web siteleri az güncellenen sitelerdir. Etkileşim neredeyse yoktur ve site tamamen 1 kişi tarafından düzenlenebilir. Böyle bir web sitesini tasarlamak için HTML,CSS, JAVASCRIPT gibi yazılım dilleri kullanılabilir. Dinamik web sitesi ise daha çok güncellenen, etkileşim içeren web siteleridir. Kullanıcılar burada kendilerine özel içeriklere ulaşabilir ve profilini veya kullanım temasını istediği şekilde ayarlayabilir. Böyle web sitelerini tasarlamak için ise PHP,JSP dilleri kullanılabilir. Web Sitelerinin Tarihçesi Web sitelerinin oluşmasında en etkili unsur arama motorlarıdır. Bilinen ilk web sitesi 1991 yılında Tim Berners-Lee tarafından kurulmuştur. Kurulan bu web site HTML dilinde yazılmıştır ve günümüzdeki milyonlarca sitenin altyapısını oluşturmuştur. Tim Berners-Lee 2 yıl sonra da www olarak bildiğimiz bir protokolün kullanıma sunumu gerçekleştirmiştir. Tasarımsal açıdan çok eksiği bulunan bu web sitesini geliştirmek için öncelikle görüntü alanında gelişmeler yaşanmıştır. 1995 yılında PHP ve JAVASCRİPT 'in icadı ;1996 yılında CSS dilinin icat edilmesiyle web siteler geliştirilmeye devam etmiştir. 2000 'li yılların başında yazı fontlarının değişmesi hareketli görseller "slider" çalışmaları ile web siteleri günümüze daha çok benzer bir hal almıştır. Aşağıda web sitelerinin yıllara göre gelişimini görebilirsiniz. 1991: İlk web sitesinin kuruluşu 1993: W3'ün(www) kullanıma sunuluşu 1993: Açılış sayfalarının doğuşu 1994: Tasarımda reklamlar 1997: Adobe Flash Player kullanıma sunuldu 1998: Google'un kullanıma sunuluşu 1999: Paypal'ın kuruluşu (Online ekonomi) 2003: Blog Kültürü 2004: Sosyal Medya 2006: Facebook 2007: İlk İphone 2009: Sosyal Ağda Görseller

  • Tourette Sendromu Nedir? Belirtileri Tanısı ve Tedavisi...

    Tourette Sendromu Nedir? Tourette sendromu, çocukluk döneminde başlayan, istem dışı gerçekleşen, devamlı tekrarlanan ani hareketler veya seslerden meydana gelen tikler olarak ifade edilen nörolojik bir hastalıktır.İlk kez 1985 yılında Fransız Doktor Gerard Gilles de La Tourette tarafından tanımlanmıştır. Hastayı Nasıl Etkiler? Tourette Sendromu hastaların yaşam sürelerini etkilemez ve hastalar normal bir zeka seviyesine sahiptir ama bu sendrom bazı ortamlarda yanlış anlaşılabileceği için hastanın sosyal hayatını etkileyebilir ve hasta yanlış anlaşılmamak için kendi tiklerini sürekli baskılayıp tiklerin daha fazla alevlenmesine yol açabilir. Nedeni Nedir? Nedeni tam olarak bilinmeyen bu sendromun ortaya çıkmasında genetik faktörlerin önemli bir etken olduğu düşünülmektedir. Ailesinde tik bozuklukları veya tourette Sendromu görülen bireylerde bu sendromun görülme olasılığı daha fazladır. Belirtileri ve Tanısı •Omuz silkme, •Göz kırpma ve devirme, •Başı sallama, •Göz ve burunda seğirme, •Dişleri sürtme, •Titreme, •Burna dokunma, •Nesneleri elleme ve koklama, •Hareketleri taklit etme, •Eğilme, çömelme, zıplama ve tekme atma, •Diğer insanlara dokunma, •Havlama, bağırma ve çığlık atma, •Burun çekme, •Öksürme ve boğaz temizleme, veya havaya üfleme tourette sendromunun genel belirtileri arasında yer almaktadır. Bu sendromun tanısı için herhangi bir kan veya idrar testi bulunmamakla beraber bazı çok şiddetli sendromlar için tomografi ve EEG gibi görüntüleme yönteminden faydalanılmaktadır. Sendromun doğru teşhisi için ise kişide görülen istemsiz motor ve vokal tiklerin en az 1 yıl boyunca devam etmesi gerekmektedir.Küçük yaşta görülen tikler bir süre sonra ortadan kalkmaktadır; sendromun doğru tanısı için de 1 senenin geçmiş olması gerekmektedir. Bununla birlikte obsesif kompulsif bozukluk ve hiperaktivite gibi psikolojik rahatsızlıkların varlığı da teşhis sırasında hekimlerin dikkat ettiği noktalar arasında bulunmaktadır. Kimlerde Görülür? Tourette sendromu, çoğunlukla çocuklarda görülür. Özellikle 4-6 yaşlarındaki çocuklarda ilk belirtiler gözlenir. Tourette sendromu, 10-12 yaşlar arasında ortaya çıktığında hastalık daha ciddi ilerler. Klinik bulgularda, ergenlik sonrası hastaların dörtte üçünde Tourette sendromu şiddeti azaldığı görülür. Yetişkinlerde ise şiddetli gözlemlenen Tourette sendromuna çok nadir rastlanır. Yapılan araştırmalara göre bu sendrom 10.000 kişiden 4 ya da 5 inde görülmektedir. Tedavisi Var Mıdır? Bazı tikler kendiliğinden geçerken bazılarının şiddeti ise gittikçe artabilir. Kitap okumak , müzik dinlemek veya çeşitli oyunlar oynamak bu hastaların streslerini azaltarak hastalığın şiddetini azaltabilir. Tourette hastaları düzenli olarak bir nöroloji uzmanına görünmelidir. Çeşitli ilaçlar veya beyin pili ameliyatları hastalara faydalı olabilmektedir. Sonuç Olarak Özetlemek gerekirse tourette Sendromu, nedeni tam olarak bilinmese de genetik ve çevresel faktörler ile ortaya çıkan nörolojik bir hastalıktır. Bu hastalık küçük yaşlarda görülmeye başlar ve bazı hastalar için tikler kendiliğinden geçse de bazı hastalar için şiddeti gittikçe artabilir. Kitap okumak müzik dinlemek vs. stres azaltıcı alışkanlıklar bu hastalığı hafifletmede yardımcı olabilir. Burada bize yapmamız gereken ise bu hastaların davranışlarına onları kötü etkileyecek bir şekilde tepki vermeyip onların bu hastalığı yenmeleri için elimizden geleni yapmaktır. Aynı zamanda çok bilinmeyen bu sendromu insanlara anlatarak daha fazla bilinçli bireylerin oluşmasına katkı sağlamalıyız.

bottom of page